Aile Hukuku Blogu

Terk Sebebiyle Boşanma Davası

Terk sebebiyle boşanma davası Türk Medeni Kanunu madde 164’te düzenlenmiş özel boşanma sebeplerindendir. Terk nedeniyle boşanma, özel boşanma sebebi olmasının yanı sıra aynı zamanda mutlak boşanma sebebidir. Bunun anlamı, terk nedeninin varlığı halinde, ayrıca evlilik birliğinin temelinden sarsılmasının etkisine bakılmaksızın karar verileceğidir. Mutlak boşanma sebeplerinde, maddi olayın evlilik birliğini temelinden sarsacağı ve tarafların evlilik birliğini sürdüremeyeceği kesin olduğundan bu durumun ayrıca evliliği çekilmez hale getirip getirmediği araştırılmayacaktır.

Terk Sebebiyle Boşanma Davası

Terk Sebebiyle Boşanma Davasının Şartları Nelerdir?

Terk nedenine dayalı olarak boşanma davası açabilmek için Türk Medeni Kanunu madde 164’te yer alan şartları gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar;

  • Eşlerden birinin ortak yaşamdan ayrılması, ortak konutu terk etmesi:

Terkten bahsedebilmek için, eşlerden birinin ortak konuttan ayrılması, diğer eşi ile ortak yaşamını terk etmesi ve haklı bir neden olmaksızın son verilmesi gerekmektedir. Türk Medeni Kanunu madde 164’te “Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde…” terk nedeniyle boşanma davası açılabileceğini belirlemiştir.  Bu nedenle, terk gerçekleştikten sonra boşanma davası açılabilmesi için geri dönmemenin, haksız bir nedene dayalı olarak yapılması şarttır. Örneğin, askerlik veya ceza mahkûmiyeti gibi zaruri sebeplerle ortak konuta geri dönülmemesi halinde, terk nedeniyle boşanma davası açılamayacaktır.

  • Terk, evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla gerçekleşmesi:

Türk Medeni Kanunu madde 164’te “Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği…” şeklinde terk fiilinin boşanma davasına konu olabilmesi için evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla olması gerektiği belirlenmiştir. Dolayısıyla, bu maksatla yapılmamış terk eylemleri, TMK m. 164’e dayalı boşanma nedeni teşkil etmez. Terk eden eş, ayrılık süresince haklı bir nedene dayalı olarak evi terk etmişse bu sebebe dayanarak boşanma davası açılamaz.

  • Terk nedeniyle ayrı yaşamanın en az 6 sürmüş olması:

Eşlerden birinin, ortak yaşamı evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek amacıyla terk etmesi veya haklı neden bulunmaksızın geri dönmemesi üzerine diğer eş, terkin hemen ardından terk nedeniyle boşanma davası açamayacaktır. Bu sebebe dayanarak boşanma talep edebilmek için terk eyleminin ardından ayrı yaşamanın en az 6 ay sürmüş olması şarttır. Terk fiilinin ardından 6 ay içinde terk eden eşin geri dönmesi üzerine diğer eşin terk sebebine dayalı boşanma davası açma hakkı olmayacaktır. Terk eden eş, terk eylemini tekrar ederse, kanunda tanınan 6 aylık süre tekrar başlayacaktır. Ancak burada önemli olan husus, terk etme eylemlerinin devamlılık arz etmesi halinde ortaya çıkacaktır. Eğer terk eden eş, terk edip geri dönme eylemlerini sürekli olarak yapıyor ve 6 aylık sürenin dolmasını bu şekilde engelliyor ise bu hal, hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilmeli ve 6 aylık sürenin bu şekilde gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerekmektedir.

  • İhtar koşulunun gerçekleşmiş olması:

Türk Medeni Kanunu madde 164/2’de yer alan “Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.” hükmünde yapılması gereken ihtar ve süreleri belirlenmiştir. Buna göre, ihtar terkin dördüncü ayından itibaren yapılabilir. Terk nedeniyle boşanma davası açmak için belirlenen altı aylık sürenin dördüncü ayı dolduktan sonra ihtar isteminde bulunulabilecektir. Bu şekilde, altı aylık sürenin dört ayı ihtardan önce, iki ayı ihtardan sonra geçerek dolmalıdır. İhtar, hakim veya noter aracılığı ile gönderilebilir.

  • İhtardan sonra iki ay geçmiş olması:

Kanunda tanınan dört aylık süre sonunda ihtar edildikten sonra, terk sebebine dayalı boşanma davası açmak için iki aylık süre geçmiş olmalıdır. Bu bakımdan, ihtardan sonra iki aylık süre beklenmeden terk sebebiyle boşanma davası açılamayacaktır. Örnekle açıklamak gerekirse, eşin ortak konutu terk etmesinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra ihtarda bulunulsa dahi, terk nedenine dayalı boşanma davası açabilmek için ihtardan sonra iki ayın geçmesi beklenmelidir.

Terk Nedeniyle Boşanma Davası

 Terk Etmeye Zorlayan Eş, Terk Nedeniyle Boşanma Davası Açabilir Mi?

Türk Medeni Kanunu madde 164/1-ikinci cümle hükmüne göre “Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.” Dolayısıyla, yalnızca terk eden eş değil, terk etmeye zorlayan veya terk eden eşin geri dönmesini haksız nedenle engelleyen eş de terk etmiş sayılacaktır. Bu nedenle sadece ortak konutta bulunmayan eşi terk etmiş kabul etmek doğru değildir. Konu hakkında Yargıtay kararları şöyledir;

            “Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, erkeğin kadına “senin hayvan kadar değerin yok” şeklinde sözler söyleyerek kadına hakaret ettiği ve kadının kardeşini arayarak “gel, kardeşini götür” diyerek kadını evden kovmak suretiyle terke zorladığı anlaşılmaktadır. Terk edilen kadın olup, Türk Medeni Kanunu’nun 164. maddesi gereğince boşanma davası açma hakkı, terk edilen eşe aittir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan eş de terk etmiş sayılır ve terk nedeniyle boşanma davası açamaz…”

“…yapılan yargılama ve toplanan delillerden, davacı erkeğin davalı kadına fiziksel şiddet uyguladığı, kadını hayvanlarına bakmaya zorladığı, davalı kadının evi terkte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Eşini ortak konutu terk etmeye zorlayan davacı erkek terk eden eş konumunda olup, bu durumda terk hukuki sebebine dayanarak boşanma talep edemez…”

İhtar Gönderildikten Sonra Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsılması Nedenine Dayalı Dava Açılabilir Mi?

Terk nedeniyle boşanma davası açmak için ihtar çeken eş, ihtar öncesi terk eden eşin yaptığı kusurlu davranışları affetmiş, en azından hoşgörüyle karşılamış sayılmaktadır. Dolayısıyla, ihtar çeken eş, terk eden eşinin daha önce yaptığı kusurlu davranışlarına dayanarak, boşanma davası açamamaktadır. Bu nedenle terk ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebepleri aynı davada birleşemez. Yargıtay’ın da görüşü bu yöndedir:

“…terk ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebepleri aynı davada birleşemez. Çünkü davacı, ihtar isteğinde bulunmakla, o tarihten önceki olayları hoşgörüyle karşılamış, aile birliğinin temelli sarsıntıya uğramadığını, ortak hayatın çekilebilir olduğunu kabul etmiş sayılır. Affedilen ve hoşgörüyle karşılanan olaylara dayanılarak da Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesi gereğince boşanma kararı verilemez. Aynı yasanın 166/3. maddesinde yer alan “anlaşmalı boşanma” durumu söz konusu olmadıkça da davalının davayı kabul açıklaması sonuç doğurmaz…”

Terk Sebebiyle Boşanma Davası Açmak İçin Yetkili ve Görevli Mahkeme Neresidir?

Boşanma davalarında görevli mahkeme, Aile Mahkemeleri’dir. Ancak Aile Mahkemesi’nin bulunmadığı yerlerde bu davalara bakmak Asliye Hukuk Mahkemeleri’nin görevindedir. Asliye Hukuk Mahkemesi, Aile Mahkemesi sıfatıyla bu davalara bakar.

Boşanma davalarında yetkili mahkeme, Türk Medeni Kanunu m. 168’e göre, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Buna göre terk nedeniyle boşanma davası eşlerden birinin ikamet ettiği yere bağlı bulunan Aile Mahkemesi’nde açılabilir. Ayrıca, eşlerin davadan önce son altı aydan beri birlikte oturdukları yere bağlı bulunan Aile Mahkemesi’nde açılabilecektir.

Daha detaylı bilgi almak için Bilgiç Hukuk Bürosu ile iletişim kurabilirsiniz.

0553 351 62 23

Avukat Ezgi Merve SAPMAZ

BİLGİÇ HUKUK BÜROSU


Bu metinden kısmen alıntı yapılması yahut metnin farklı bir mecrada paylaşılması durumunda alıntı yapılan yahut paylaşılan yazıya aşağıdaki ibareler eklenmelidir.

”Yukarıdaki makalenin tüm hakları  Avukat Ezgi Merve SAPMAZ’e aittir ve makale, yazarı tarafından Bilgiç Hukuk Bürosu (www.bilgichukuk.com) sayfasında yayınlanmıştır.”

Av. Ezgi Merve Sapmaz

Avukat Ezgi Merve SAPMAZ, Bilgiç Hukuk Bürosu kurucusudur. Bilgiç Hukuk Bürosu Silivri'de ceza hukuku ve aile hukuku alanlarında çalışmaktadır. Bu sebeple Silivri Ceza Avukatı veya Silivri Boşanma Avukatı olarak tanınmaktadır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir